İktisat ve Toplum Dergisi 78. Sayı: Milli Gelir ve Büyüme

200.00

Açıklama

İktisat ve Toplum Dergisi  Ordu Üniversitesi Ünye İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi      Öğretim Üyeleri ve Öğrencileri ile Buluştu

Serdar Sayan – Korumacılık Karşıtı Kampın Karnına Kramp, Odur İşte Donald Trump!

Osman Aydoğuş – Sorunlu Milli Gelir Revizyonu  ve Kuşkulu Büyüme

Esma Gaygısız – Türkiye’nin Dış Ticaret Açıkları ve Dış  Ticaretinin Kompozisyonu

Bayram Ali Eşiyok – Yeniden Sanayileşmek İçin: Yeniden  Kalkınmacı Devlet Lütfen

Veysel Karagöl – Öncü Göstergeler Kriz Habercisi mi?

Murat Koraltürk – Ahmet Hamdi Başar, 1948 İktisat  Kongresi ve İktisadi Demokrasi

Evren Çelik Wiltse – Yorgun Demokrat: Baş Döndürücü Yükselişten Sonra Brezilya

Osman Arolat – İkinci Dünya Savaşının Ajan Kaynayan Ankara’sı ve Papen’e Suikast

Levent Özübek – Kreutzer Sonat

Mehmet Cenker Tuncer – Evrilen Para Bitcoin

Editörden

KÜRESEL KRİZE DEVAM

Dünya son yirmi yıldır bir türlü soluklanamadı. Siyasal ve ekonomik krizler arka arkaya geldi. Ortadoğu’dasavaş güçleniyor. ABD’de Başkan Trump ümidini “yeni korumacılık” adı altında yeni Merkantilizme bel bağlamış durumda. Serdar Sayan bu  sayıda Trump’ın bu politikasını ele aldı. Serdar Sayan’ın yazısı kısa, fakat önemli.

Trump’ın görmediği bir olgu var. O da, gelir dağılımı bozukluğu bırakın çevre ülkeleri, içinde ABD’nin de olduğu merkez ülkeleri bile tehdit ediyor olmasıdır. Thomas Piketty ve arkadaşları Mart ayında yaptıkları bir çalışmanın özetini “ABD’de Ekonomik Büyüme: İki Ülkenin Hikayesi” başlığı ile yayımladılar. Eşitsizlik had safhada.

Eşitsizliğin bu kadar arttığı bir  dünyaya  barışın   gelmesi, liberal demokrasilerin yaşaması zor. Bu ortamın dünyada küreselleşmenin egemen olduğu bir dönemde oluştuğu düşünülürse, küreselleşme demek krizdemektir diyebiliriz.

Küreselleşmeyi Post-modern   düşünce etrafında toplananlar çok sevmişlerdi.   Bu düşüncede olanlar dünyada etnik-dinsel çatışmaları, ayrışmaları körüklediler, üstelik bunu özgürlük ve çoğulculuk adına yaptılar. Bu süreçte uluslararası sermayenin önünü açan iktisat politikalarına destek vermekten geri durmadılar,

nimetlendiler. Türkiye’de bunu bazıları eski sosyalist şapkası ile, kimi İslamcı şapkası ile, kimileri de milliyetçi şapkası ile yaptılar. Aslında onlar, hiçbiri idi ancak halk bunu anlamadı. Hâla bunlar ekranlarda, gazete köşelerinde, üniversitelerde, bürokraside ve tabii  ki  en çok da iş    dünyasında boy  gösteriyorlar.   Yine etnik,   dinsel kimlikleri kaşıyorlar. Sonuçta ülke ikiye, hatta üçe bölündü diyebiliriz. Bölünme siyasal olduğu kadar iktisadidir.

TUİK’in Aralık 2016 dönemi işgücü  istatistiklerine    göre işsizlik oranı %  12,7’ye ulaşırken, birçok ülkenin nüfusu  kadar  3 milyon 872 bin  kişilik bir işsizlik  ordusu yaratıldı. Üstelik bu rakam, işgücü piyasasına katılanların 4 milyon 565 bin kişisi kendi hesabına çalışmasına rağmen ortaya çıktı. Halkın serbest meslek dediği   bu kişiler aslında eksik istihdamda, yani çalışanla-işsizlik arasında gidip geliyorlar. İşgücünde daha vahim veriler de var: 11 milyon 71 bin kadın ev işleri ile meşgul olduğu için işgücü piyasasına girmiyor.

Bitmedi: 15-24 yaş grubundaki kadınlarımızın %34,4’ü ne işte, ne de eğitimde. Yani eve kapatılmış   durumdalar. Bu tabloya rağmen  TUİK, Türkiye ekonomisini 2016           yılında    %2,9 büyüdüğünü açıkladı. Tüm iktisat teorilerinde istihdam ile milli gelir arasında doğrusal ilişki olduğu anlatılırken,  TUİK bu işsizliğe ve    işgücüne katılma oranına rağmen GSYH’da harika oranlar açıkladı.     Galiba umut vermek için. Ancak    bu da TUİK’in görevi değil.

Büyüme oranı sorunlu, geçen sayımızda  bunu vurgulayan  yazılar   yayımlamıştık. Devam ediyoruz Osman Aydoğuş tüm yoğunluğuna rağmen konunun üzerine gitti, yaptığı çalışmayı İTD’ye gönderdi. Sevgili  Osman’a teşekkür ediyorum. Bu yazı ile birlikte diğer yazıları da  beğenerek okuyacağınızı ümit ediyorum.

Türkiye yukarıda kısaca değindiğimiz bu karmaşık ortamda   referanduma   gidiyor. Büyük bir olasılıkla dergiyi elinize aldığınızda sonuçlar belli  olmuş olacak. Umarım halkımız  geleceğimizi  oyladığımızın    farkında olarak tercihini yapmış olur.

Sevgiyle ve okuyarak  kalın.

Ö. F. Çolak

Künye

ISBN

977-1309-941-45-5

Ebat

20×27,5

Sayfa Sayısı

80

Baskı Sayısı

1

Baskı Yılı

2017